Karanlığı Işıtan Yıldız 30 Ağustos Zaferi’miz, Şafakta Bekleyen İkinci Kurtuluş Savaşı’mızı Aydınlatıyor!

29.08.2025
21

Karanlığı Işıtan Yıldız 30 Ağustos Zaferi’miz, Şafakta Bekleyen İkinci Kurtuluş Savaşı’mızı Aydınlatıyor!

30 Ağustos 1922… Antiemperyalist Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşçılarının Emperyalistlere ve Yerli İşbirlikçilerine son vuruşu… Zafer!..

30 Ağustos 2025… BOP!.. Emperyalistler ve Yerli İşbirlikçileri Zafer’e saldırıyor… Zafer’in kazanımı Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni parçalayıp yıkmaya niyetlenmiş…

İkinci Kuvayimilliyeci Halkın Kurtuluş Partililer, aşağılık emperyalist planı açığa çıkarıyor… Nihai Kurtuluşun yolunu aydınlatıyor, savaşıyor. Sloganları: Ya İstiklal Ya Ölüm!

Laik Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yol kahırlıydı, acılıydı. Düşman cepheden saldırıyor, içeriden de satılık Hilafet ve Saltanat destekçisi düşmanlar, emperyalist sevici, emperyalizm destekçisi ve yardımcısı dernekler, kuruluşlar emperyalist düşmanın vatan topraklarımızı “Mandacılık” adı altında sömürge haline getirmesi için ellerinden geleni artlarına koymuyorlardı.

Varlıklarını siyah altın petrol kaynaklarına sahip olarak dünyaya hükmetmek üzerine kuran Batılı Emperyalistler, Osmanlı Sarayındaki hanedanı teslim almışlar, kukla iktidarla Osmanlı toprağını hallaç pamuğu gibi dağıtmışlardı.

Kaç cephede savaştırılıyordu Osmanlı askeri…

Evler yiğitsiz, çocuklar babasız, analar oğulsuz, ocaklar boştu artık. “Yiğitlere serdar ol”an Genç Osman’dan “giden”in “dönmediği” “Yemen”e evrilmişti Osmanlı.

Balkanlar elden gitmiş, Türkler sersefil-yayan yapıldak İstanbul’a sığınıyordu.

Kürt Ağaları-zenginleri-beyleri arkalarına İngiliz Emperyalizmini alarak Kürt Teali İslam Cemiyetleri ile ayrı bir devlet kurma derdine düşmüştü.

Ermeniler de hakeza…

İtalyanlar Akdeniz’de, Fransızlar Maraş-Antep-Urfa’da, Yunan İzmir üzerinden Ege’de Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı ile Osmanlı topraklarını paylaşmış, işgal etmiş, Mondros ile orduyu önce silahsızlandırmış ve lağvetmişti.

Her şey planlarına uygun şekilde ilerliyordu.

Daha doğrusu öyle sanıyorlardı.

Bilmedikleri Mustafa Kemal’di.

Aslında onu da biliyordu Batılı Emperyalistler. İlk kez 10 Kasım 2019’da açıkladıkları İngiliz İstihbarat belgelerine göre Mustafa Kemal hakkındaki bilgi şöyleydi: “Devrimci ve tehlikeli bir niteliğe sahip” Belgelerde Mustafa Kemal’in zıtlarının desteklenmesi ve rakibi olan hareketlerin bir araya gelmesinin teşvik edilmesi gerektiği de belirtiliyor. (https://www.bbc.com/turkce/articles/cx2y8pzxev6o)

İşte o Mustafa Kemal’in, düşmana korku veren devrimci ve örgütçü kişiliği İnönü ve Silah Arkadaşları ile ve de halkıyla bütünleşti.

İşte o Mustafa Kemal önderliğinde halkımız; yoksul-biçare Türk ve Kürt askerleriyle, daha bıyığı terlememiş çocuklarını kınalayıp cepheye gönderen, bebeğinin battaniyesini yağmurda ıslanmasın diye topa saran analarla, çıplak ayaklı askerlere son çorapları örüp gönderen kadınlarla, elinde silah at üstünde cephede savaşan kadın kahramanlarla emperyalistleri ilk defa hezimete uğrattılar. Birinci Ulusal Kurtuluş Mücadelesini 30 Ağustos 1922’de zaferle taçlandırdılar.

Sevr’i parçalayıp attılar.

Durmadılar, 29 Ekim 1923’te Laik Cumhuriyet’i kurdular.

İşte 103 yıldır dinmedi bu kuyruk acısı Batılı Emperyalistlerde.

Sevr bir yara hâlâ onlar için.

Ama artık Sevr’in adı; allı pullu, göz boyamalı “BOP” denilen Büyük Ortadoğu Projesi.

Adı ölüm.

Adı Türkiye Cumhuriyeti’nin parçalanması.

Adı kan, gözyaşı…

Düşman belli: ABD-AB Emperyalizmi.

Ya içerideki düşmanlar?

Aynı işgal altındaki Osmanlı gibi o zamanın Vahdettin’i şimdinin AKP’giller’in Reisi. O zamanın Mustafa Sabri’si, Dürrizade Abdullah’ı şimdinin Diyanet İşleri. O zamanın Kürt Teali İslam Cemiyeti şimdinin HÜDA-Par’lıları. DEM ve türevleri.

Düşman cephesinde bir değişiklik yok yani.

Ama vatanı elinden alınmak istenen, tapulu topraklarına göz dikilen, el konulan, ormanları yakılan, zeytinlikleri sökülen, Ege’deki Adaları peşkeş çekilen, işgal edilen, gençleri işsiz, işçileri-memurları-emeklileri sefalet ücretine mahkum, çocukları aç, kadınları-kızları katledilen, hayvanları binbir eziyet gören-canavarca hislerle devlet eliyle katledilen, ezilen, sömürülen mazlum halkımız bu sefer gaflet uykusunda. Meclis, Mustafa Kemal’in devrimci-laik-tam bağımsızlıkçı anlayışından çoktan uzaklaşmış bileşime sahip. İktidar da aynı kumaş, sözde muhalefet de.

Bir de ihanetlerine “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” diye ad vermişler.

Sevgi ve saygıdeğer Halkımız!

Bir Mustafa Kemal daha gelmeyecek bu topraklara. Ama umutsuz olmayalım. Çünkü onun devrimci ve emperyalistler için tehlikeli niteliğini taşıyan, vatanımızı, Laik Cumhuriyet’imizi koruyacak ve daha da ileri taşıyacak, Birinci Ulusal Kurtuluş Mücadelesinde elde silah savaşmış Köyceğiz Kuvayimilliye Komutanı Hikmet Kıvılcımlı’nın düşünce oğulları ve kızlarının kurduğu senin partin HKP var.

Önderin Nurullah Efe var.

Ne diyor HKP yıllardır emperyalistleri ve onların kanlı planlarını deşifre ederek?

‘“Katil Amerika, Ortadoğu’dan ve Ülkemizden defol’ diyemeyen her siyasi, her aydın, her akademisyen, her sanatçı, her gazeteci ya gafildir, ya korkaktır, ya da haindir…”

Ne diyordu Mustafa Kemal?

“(…) Fakat ben, bu kutsal davaya inanmış bir insan olarak buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Arzu ederseniz hepiniz gidebilirsiniz. O takdirde asker Mustafa Kemal mavzerini eline alır, çiçeklerini göğsüne dizer, bir eline bayrağını alır, Elma Dağı’na çıkar, orada tek kurşunu kalıncaya kadar vatanı müdafaa eder. Kurşunlarım bitince bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunlarıyla temiz kanımı kutsal bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben, buna ant içtim!”

Önderimiz Nurullah Efe de, onun düşünce oğul ve kızları bizler de buna ant içtik.

Yoluna canımızı koyduğumuz Halkımız,

Seni de işte bu bayrak altında HKP bayrağı altında, bu yüce, insanlığın gerçek kurtuluşu olan toplumsal kurtuluştan başka hiçbir menfaat düşünmeyen bizlerin yanında HKP çatısı, yuvası altında birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

İşte o zaman adı ister Yeni Sevr ya da BOP olsun, ister “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” olsun, vatan ve ezilen-sömürülen-yoksul halk düşmanı hiçbir şey bizi yıkamayacağı gibi kenetlenerek, kardeşleşerek özgürleşmemize de engel olamaz.

İşte o zaman bütün kötülüklerin anası ABD ve AB Emperyalist Haydutları yenilir, diz çöker.

İşte o zaman Zafer yine, yeniden ve artık geri dönülmemecesine bizimdir.

Yaşasın Şanlı 30 Ağustos Zaferimiz!

Kahrolsun Emperyalizm!

Ya istiklal Ya Ölüm!

30 Ağustos 2025

Halkın Kurtuluş Partisi

Genel Merkezi

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.